TÜRKİYE’DE MEDENİ KANUN’UN KABULÜ VE KADIN HAKLARI


Creative Commons License

Üskül Engin Z. Ö.

ATLAS 9th INTERNATIONAL SOCIAL SCIENCES CONGRESS, Barcelona, İspanya, 9 - 10 Temmuz 2022, ss.7-20

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Barcelona
  • Basıldığı Ülke: İspanya
  • Sayfa Sayıları: ss.7-20
  • Galatasaray Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Türkiye Medeni Kanun’unu Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra 1926’da İsviçre’den resepsiyon yoluyla

almış ve daha sonra 2002’de yapılan değişikliklerle modernize etmiştir. Bir kanunun ülkenin isteğiyle

başka bir ülkeden alınmasına hukuk dilinde resepsiyon denmekte ve sömürge ülkelerdeki

akkültürasyondan yani bir ülkenin kendi kanununu başka bir ülkeye zorla dayatmasından farklılık arz

etmektedir. Dolayısıyla Medeni Kanun’un kabülü bir resepsiyon hareketidir.

Medeni Kanun’un kabulü Türkiye Cumhuriyeti için sıradan bir kanun değişikliğini ifade etmemektedir,

çünkü bu kanun aynı zamanda batılılaşmanın, modernleşmenin de bir sembolü olmuştur. Cumhuriyetin

kurucuları günlük hayattaki sözleşmeleri, aile ilişkilerini, mülkiyeti düzenleyen Medeni Kanun’un

öneminin farkında olmuşlar ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde her konuyu kapsayan bir Medeni

Kanun olmayışının eksikliğini hissetmişlerdir. Dönemin en yeni, en fazla konsensüs içinde oluşturulmuş

ve kadın erkek eşitliğine en fazla değer veren kanun İsviçre Medeni Kanun’u olduğu için o kanun

bütünüyle hukuk sistemine dahil edilmiştir.

Gerçekten de Türk Medeni Kanun’u Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Ahmet Cevdet Paşa

başkanlığında tarafından yazılan Mecelle’den çok daha kapsamlı ve günün koşullarına daha uygundur.

Bunun yanında kadın-erkek eşitliği açısından birçok yenilik getirmiştir: Osmanlı İmparatorluğu

döneminde şer’i hükümlere göre erkekler dört kadınla evlenebilirken, İmparatorluğun son zamanlarında

çıkan bir kanuna göre ilk eşin ve sonraki eşlerin izin vermesi ile çok eşli evlilikler yapılabilmekteydi.

Medeni Kanun’un getirdiği düzenlemeyle tek eşli evliliklere izin verilmiş, kadın ve erkek temsilciler

aracılığıyla değil, bizzat devletin görevlisi önünde evlenmeye rızalarını açıklayarak evlenmeye

başlamışlardır. Bunun gibi boşanma ve miras gibi yapılan yeniliklere başka örnekler de verilebilir.

Elbette yapılan bu yenilikler bir günde olmamış, bir sürece yayılmış, bu süreç içerisinde de tartışılmıştır.

Birçok konuda eleştiri almıştır, başlıca dikkati çeken konunun çok kadınla evliliğe izin verilmemesidir.

Dönemin erkekleri ellerinden alınan bu hak karşısında oldukça eleştirel yaklaşmışlarsa da, Medeni

Kanun’dan önceki çok eşli evlilikler geçerli sayılmış, ancak saha sonra buna izin verilmemiştir. İlginç

olanın Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında yapılan bir araştırmanın çok eşli evliliklerin halk

arasında yaygın olmadığıdır.

Bugün gelinen noktada Medeni Kanun’un toplumun çok büyük bir kesimi tarafından benimsendiği,

kadınların haklarının bilincinde olduğu, bu hakları kullanmak için savaştıkları bilinmektedir. Elbette

toplumsal sorunlar yok değildir: boşanmak isteyen kadınların kimi zaman şiddete uğradıkları, hatta

canlarından oldukları bilinmektedir. Ancak her şeye rağmen medeni kanunun getirdiği hukuki düzenin

özellikle kadınlar açısından çok olumlu olduğunu belirtmek gerekir.

Bu makalede Medeni Kanun’un kabulüne dek olan süreç incelenecek ve Cumhuriyet sonrasında izlenen

yol açıklanacak ve bu kanunun önemine değinilecektir.

Anahtar Kelimeler: Türk Medeni Kanunu, Kadın Hakları, Medeni Haklar.

www.atlasconference.org Page 7 Proceedings Book