ANNE CONWAY’İN KARTEZYEN TÖZ DÜALİZMİNE YÖNELİK REDDİYESİNİN ÖZGÜNLÜĞÜ


Altınörs S. A.

International Conference on Socıal Research and Behavioral Sciences, Antalya, Türkiye, 10 - 12 Haziran 2022, ss.56-57

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.56-57
  • Galatasaray Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Filozoflar arasında cereyan etmiş töz hakkındaki tartışmalar bakımından, günümüze Yeniçağ’dan hayli
zengin bir literatür miras kalmıştır. Söz konusu literatürde, Hobbes, Descartes, Malebranche, Leibniz,
Locke, Spinoza gibi dönemin meşhur filozofların eserleri öne çıkmaktadır. Kaleme almış olduğu tek
eseriyle Anne Conway’in adı ise meşhur olmamıştır. Oysa Conway bu eserinde, Yeniçağ’da yaşayan
bir kadın filozof olarak “cesur” sayılabilecek bir teşebbüste bulunmuştur: Hristiyan Kilisesi’nin resmî
öğretisi hâline gelmiş de olan düalist metafiziğe yönelik bir reddiye ortaya koymuştur. Biri maddî,
diğeriyse gayrimaddî-spiritüel olmak üzere, birbirinden apayrı iki tür tözün mevcut olduğuna dair
yerleşik fikri eleştirmiştir. Conway’in düalizm bağlamında eleştiri oklarını açıkça yönlendirdiği
Descartes dışında, hedef tahtasına yerleştirdiği ikinci bir filozof da vardır: Conway’in yakın dostu Henry
More. “Ateizme karşı panzehir” başlığıyla kaleme aldığı risâlesini Conway’e ithaf etmiş olan More, âtıl
madde ve aktif gayrimaddî ruh [spirit] olmak üzere iki tür töz bulunduğuna inanır. Conway düalizm
eleştirisine, yurttaşı Hobbes’un saf maddî töz inancını dayanak almadığı gibi, bir asır sonra Berkeley’de
rastlanacak saf spiritüel töz inancını da dayanak almamıştır. Conway’e göre tek tür töz vardır ve o ne
saf spiritüeldir ne de saf maddî. Conway’in töz anlayışı daha ziyâde, çağdaşı ve akranı olan
Spinoza’nınkini andırır: Ne materyalist ne de spiritüalist bir pozisyonda duran Conway açısından
“maddî” ve “spiritüel” denen şeyler, aslında sadece ikisinden birinden ibaret olmayan bir tür tözün farklı
“hâller”idir. Böylece, mevcut tebliğimizin sonucunda, Conway’in töz problemi bakımından “nötr
monizm” diye nitelendirilmeye uygun bir pozisyon sergilediğini öne süreceğiz. Bununla birlikte, onun,
eserinde Kartezyen düalizme ve Hobbes’taki materyalizme yönelttiği eleştirileri yanında, Spinoza’yı da
eleştirmekten geri durmadığını belirteceğiz: Conway Tanrı’nın, yarattıklarıyla aynı tözden
olamayacağını vurgulayarak Spinoza’ya itiraz etmektedir. Son olarak da Conway’in fikirleri ile
Leibniz’in ontolojisi arasındaki benzerliğe ve farklılığa değineceğiz. Böylece tebliğimizde, Conway’in,
yaşadığı çağın önde gelen filozoflarının töz anlayışları karşısındaki özgün pozisyonunu irdeleyerek
belirginleştirmeye çalışacağız.

In terms of the debates about substance that took place among philosophers, a very rich literature has
been inherited today from the Early Modern Age. In the mentioned literature, the works of famous
philosophers of the period such as Hobbes, Descartes, Malebranche, Leibniz, Locke, Spinoza come to
the fore. Anne Conway’s name did not gain fame with the only work she wrote. However, in this work,
Conway, as a woman philosopher living in the Early Modern Age, made a “brave” attempt: She put
forward a rejection of dualist metaphysics, which has also become the official doctrine of the Christian
Church. She criticized the established notion that there are two distinct types of substance, one material
and the other immaterial-spiritual. Apart from Descartes, to whom Conway clearly directs the arrows of
criticism in the context of dualism, there is a second philosopher placed on the target: Conway’s close
friend Henry More. Dedicating his treatise “antidote against to atheism” to Conway, he believes that
there are two types of substances: Inert matter and active immaterial spirit. Conway did not base her
critique of dualism on his compatriot Hobbes’ belief in pure material substance, nor did she rely on the
pure spiritual substance belief to be found in Berkeley a century later. According to Conway, there is only one type of substance, and it is neither purely spiritual nor purely material. Conway’s understanding
of substance rather resembles that of her contemporary and peer Spinoza: For Conway, who is neither
materialist nor spiritualist, things called “material” and “spiritual” are different “modes” of one type of
substance, which is not actually just one of the two. Thus, at the conclusion of our present paper, we
will argue that Conway exhibits a position suitable for qualifying as “neutral monism” in terms of the
substance problem. In addition to her criticisms of Cartesian dualism and materialism in Hobbes, we
will state that she does not hesitate to criticize Spinoza as well: Conway objects to Spinoza by
emphasizing that God cannot be of the same substance with his creations. Finally, we will touch on the
similarity and difference between Conway’s ideas and Leibniz’s ontology. Thus, in our paper, we will
try to clarify Conway’s original position against the substance understandings of the leading
philosophers of her age.