İdari Uyuşmazlıklarda Tarafların Kişilik veya Niteliklerinin Değişmesi Hallerinin Kapsam ve Sonuçlarının İdari Yargılama Usulüne Hâkim Olan İlkeler Bakımından Değerlendirilmesi


YÜZBAŞIOĞLU C.

İstanbul hukuk mecmuası, cilt.82, sa.1, ss.233-278, 2024 (ESCI) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 82 Sayı: 1
  • Basım Tarihi: 2024
  • Doi Numarası: 10.26650/mecmua.2024.82.1.008
  • Dergi Adı: İstanbul hukuk mecmuası
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Emerging Sources Citation Index (ESCI), TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.233-278
  • Galatasaray Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

İdari yargıda yargılama devam ederken davanın tarafının ölüm ya da başka bir sebeple değişmesinin yargılamanın devamı ve yargılama hukuku işlemleri üzerinde önemli sonuçları bulunmaktadır. Davanın tarafının kişiliğinde veya niteliğinde meydana gelen değişiklik üzerine bazı hallerde yargılama sona ermekte, bazı hallerde ise askıya alınmaktadır. Bunun yanında, davanın tarafında değişiklik meydana gelmesine karşın mahkemenin yargılama hukuku işlemlerine devam etmesi veya yargılama hukuku işlemlerinin uzun bir süre boyunca askıda kalması davanın tarafları ya da üçüncü kişilerin hak ve menfaatleri üzerinde sonuçlar yaratabilmektedir. Diğer yandan, davanın tarafının kişilik veya niteliğindeki değişikliğin tespitinin idari yargılama hukuku kurallarının yanında medeni hukuk, eşya hukuku ve ticaret hukuku ile de ilişkili olması, konunun multidisipliner bir yaklaşımla incelenmesini zorunlu kılmaktadır. Konunun özel hukuk ile doğrudan ilişkili olmasının yanında hem ilk derece yargılaması hem de kanun yolu aşamasında uygulamasının olması pek çok farklı ihtimale yönelik çözüm üretilmesini gerekli kılmaktadır. İdari yargıda taraf değişikliğinin bu karmaşık niteliğine karşın, konunun düzenlendiği 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesi oldukça soyut ve ihtiyaçlara cevap vermekten uzaktır. Boşluklar içtihat yoluyla doldurulmaya çalışılmışsa da yargı kararlarının tutarlı olduğunun kabulü güçtür. Bu durum başta hak arama özgürlüğü olmak üzere, idari yargılama hukukunun tabi olduğu idari istikrar, usul ekonomisi ve silahların eşitliği ilkeleriyle bağdaşmayan, bu ilkelerin çelişmesine veya yarışmasına yol açan sonuçların ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir.
In administrative justice, the substitution of parties due to death or any other reason while a process is still pending has important consequences on how procedural acts will continue and which rules of procedural law will be applied. Due to changes in the qualities or status of a party to a case, courts sometimes end and other times suspend proceedings. Meanwhile, a court’s decision to continue or suspend for an extended time procedural acts despite a party substitution may have consequences regarding the rights or interests of the parties to the case and those of third parties. However, determining whether or not a change has occurred in parties’ qualities or status is a matter related to civil, property, and commercial law, which requires examining the issue with a multidisciplinary approach. In addition to the concept being directly related to private law, its application both at first instance and at appeal proceedings requires finding solutions for many different scenarios. Despite the complex nature of the matter, Article 26 of Türkiye’s Administrative Procedure Act, which regulates the substitution of parties, is far from able to respond to the needs. Although attempts have been made to fill the gaps through jurisprudence, difficulty is had in accepting that judicial decisions are consistent. This situation causes results that are incompatible with the principles of administrative procedural law, such as administrative stability, procedural economy, equality of arms, and especially the right to access the court; it also leads to conflicts or struggles among these principles.