Yeniçağ Felsefesindeki Üç İrade Hürriyeti Görüşünün Mukayesesi: Descartes, Leibniz ve Locke


Altınörs S. A.

20. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi, Bishkek, Kırgızistan, 18 - 20 Ekim 2022, ss.21

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Bishkek
  • Basıldığı Ülke: Kırgızistan
  • Sayfa Sayıları: ss.21
  • Galatasaray Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Başlığın da belirttiği gibi mevcut tebliğimizin amacı, Yeniçağ felsefesinde öne sürülmüş üç
farklı irade hürriyeti görüşünü mukayeseli olarak incelemektir. Bahse konu edeceğimiz görüş
-
lerden ilki Descartes’a aittir. Descartes irade hürriyeti meselesine, özellikle müdrikenin hüküm

verme faaliyeti açısından yaklaşır. Ona göre kısıtlı olan beşerî müdrike yanında sınırsız bir me
-
lekemiz daha bulunmaktadır: İrade. Bu sınırsız melekemiz müdrikemizin alanını sık sık aşarak,

muhakemelerimizden çıkardığımız sonuçlarda yanılgıya düşmemize sebebiyet verir. Neticeten

Descartes insan iradesinin sınırsız bir hürriyeti olduğunu savunur. Leibniz’e geldiğimizde, onun

determinist ontolojisinin ve antropolojisinin irade hürriyetine yer açmak bakımından son de
-
rece problematik olduğu görülür. Leibniz bu güçlüğü, irade hürriyetini, lâkaytlık [indifférence]

hürriyeti ile mecburiyet arasındaki bir orta noktada konumlandırarak aşmayı deneyecektir. En

nihayetinde, kendi deterministik “önceden tesis edilmiş âhenk” sistemi içinde, bireysel iradenin

sadece “kendiğindenlik” taşıması itibariyle hür olduğu şeklinde bir izah sunabilecektir. Locke’un

görüşüne gelince, onun hem Descartes’tınkinden hem de Leibniz’inkinden çok farklı bir yoldan

meseleye yaklaştığına şahit oluruz. Locke açısından bir kudret [power] olan hürriyet, yine bir

kudret olan iradeye değil, ancak ve ancak bireysel faillere ait olabilir. Nasıl ki erdem kare şeklin
-
de olamaz, irade de hür olamaz. Ona göre “iradî”, “zorunlu”nun karşıtı değildir, “gayriiradî”nin

karşıtıdır. Gayriiradî bir fiil, ruhun hiçbir yönlendirmesi olmadan işlenmiş bir fiildir. Sıraladığı
-
mız bu üç görüş mukayese edildiğinde, Descartes’ın sınırsız irade hürriyeti görüşü karşısında

Leibniz’in görüşünün olsa olsa bireysel fiillerin “kendiliğindenliği”ne bir pay bıraktığı ve Locke

açısındansa hürriyetin ancak, münferit/tikel insan eylemleri bağlamında ele alınabilecek bir

durum olduğu sonucuna varmaktayız.

Anahtar kelimeler:
Yeniçağ Felsefesi, İrade Hürriyeti, Descartes, Leibniz, Locke.