Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi , vol.9, no.1, pp.101-131, 2025 (Peer-Reviewed Journal)
Bu makalede, 1953 ile 1991 yılları arasında yayımlanan Toplu Öyküleri I/II odağında erkeklik inşasının Nezihe Meriç yazınındaki gelişimi ve erkekliğin sorunsallaştırılma biçimleri üzerinde durulmaktadır. Nezihe Meriç öyküleri, cinsiyet rolleri temelinde kurulan hiyerarşiyi sorgularken kültürel ve politik dinamiklere kayıtsız kalmayan bir eleştirelliğe yaslanır. Erkeklik temsilleri, Meriç’in toplumdaki sınıfsal çelişkiler, evlilik ve aşk ilişkileri, güç dengeleri, yoksulluk, göç gibi konulara bakışıyla şekillenmektedir. Kadınlık deneyimleri Meriç’in öykülerinde görece merkezi konuma sahiptir. Ana karakter ya da anlatıcı çoğu zaman kadındır, bununla birlikte eş, oğul, kardeş ya da sevgili rolleriyle kurguya dâhil edilen erkekler de yine kadın bakış açısından sunulur. Bu kurgusal tercih erkekliğin algılanma biçimlerinde kadın bakışını görünür kılan bir etkiye sahiptir. Makale kapsamında eleştirel erkeklik çalışmaları üzerine tanıtıcı bir çerçeve sunularak erkekliğin tarihsel ve toplumsal bağlamlarda nasıl inşa edildiğine açıklık getirilmektedir. Meriç’in öykülerinde öne çıkan erkeklik temsilleri “hegemonik erkeklik”, “madunlaştırma” ve “kırılgan erkeklik” kavramları eşliğinde analiz edilmektedir. Meriç, Bozbulanık (1953), Topal Koşma (1956), Menekşeli Bilinç (1965) kitaplarındaki öykülerde modernleşme sürecinin bireyselleşmekle ilgili kaygılar ve ilişkiler üzerindeki etkilerine değinir. Erkekliğin “kırılgan”, yani geçici olma niteliği ekonomik güç ve statü kaybı, işsizlik, yoksullaşma, yaşlılık, kendini gerçekleştirememe kaygıları üzerinden ifade edilir. Kimi öykülerde kadın karakterlerin ataerkil cinsiyetçi söylemin taşıyıcılığını üstlenerek kadınsılaştırma yoluyla erkek karakterleri damgaladığı gözlemlenmiştir. Bu örneklemler, “madunlaştırma”nın failinin her zaman erkekler olmadığını; kadınların da işbirlikçi biçimde hegemonik erkeklik söylemine başvurabildiğini göstermektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde gösterildiği üzere 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 gölgesinde yazılan Dumanaltı (1979) ve Bir Kara Derin Kuyu (1989) kitaplarındaki öykülerde darbe sonrası yaşanan toplumsal travma erkekliğe dair kayıp ve kaygıları tetiklerken madunlaştırıcı söylem ideolojik yenilgi zemininde üretilir. İlk dönem öykülerinde olduğu gibi iktidar kaybına bağlı ortaya çıkan “kırılganlık” dinamiği, bu kez kent kültürüne adaptasyon sorunu, çekirdek ailede sarsılan iktidar, entelektüel yalnızlık gibi nüanslar kazanır.
Nezihe Meriç Hegemonik erkeklik Kırılgan erkeklik Madunlaştırma Toplumsal cinsiyet.