ERCIYES UNIVERSITY JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES INSTITUTE, sa.28, ss.389-402, 2010 (Hakemli Dergi)
Bu makalenin konusu, Descartes’ın düşünce ile dil arasındaki ilişki üzerine
refleksiyonlarıdır. Descartes, hayvanların kendi aralarındaki iletişim biçimlerinin bir dil
meydana getirmekten uzak olduğuna inanır. Papağanların ve saksağanların, kelimeleri taklit
edebilen sesler çıkarması, onların hakikaten konuştuğu anlamına gelmez. Descartes,
Montaigne’nin ve Charron’un hayvanların da dili olduğu iddiasını kesinlikle reddeder.
Descartes’a göre konuşma yeteneği, hayvan ile insan arasındaki fıtrat/tabiat farklılığının başlıca
emaresidir. Descartes’ın felsefesi açısından düşünce ve dil insanda, maddî ve biyolojik evrimin
bir ürünü değildir; insanın bir akıllı ruh ile yaratılmış olmasının tezahürleridir. İdealar akıllı
ruhta fıtratı/tabiatı icabı bulunduğu gibi, dil de insanda fıtrî bir melekedir. Tecrübenin ve
öğrenmenin işlevi sadece, bu potansiyeli fiilî hale dönüştürmekten ibarettir. Descartes’ın
düşünce ile dil arasındaki ilişkiye yaklaşımı birçok filozofa ilham vermiştir. Bu filozoflardan biri
olan Chomsky, dil öğrenmenin ve konuşmanın yalın bir uyaran-tepki koşullanması ile
açıklanamayacak bir zihinsel süreç olduğu üzerinde durarak davranışçı dilbilim teorilerine
Kartezyen bir perspektiften karşı çıkmıştır.