1921 Anayasası'nın Kabul Edilişinin 100. Yılı Ulusal Sempozyumu, Ankara, Turkey, 21 - 23 January 2021, pp.487-505
The first term of The Grand National Assembly of Turkey from the opening of parliament in 1921 during the implementation of the Constitution, as a requirement of parliamentary government system until the proclamation of the Republic, there was no legally presidential institution.
Mustafa Kemal was in a leading and dominant position between 24 April 1920 and 23 October 1923, when he was the president of the parliament, with his charismatic leadership as the president of the assembly. The study will examine the political and legal developments that are decisive in this position of the president of the council. It is possible to say that, during this period, the president of the assembly is almost a prime minister in a parliamentary system and he acted as an impartial head of state and fulfilled their duties and powers when necessary. The president of the assembly during the 1921 Constitution; in addition to chairing the parliament and the delegation of executive deputies, he appears to be a person who exercises the powers of the head of state and has ‘de facto’ power over the executive deputies. During the 1921 Constitution, which was a unique experience in many ways, the position of the President of the Assembly also gained a different meaning and place from the president of parliament in the classical parliamentary government system.
Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışından itibaren 1921 Anaya- sası’nın uygulandığı süre boyunca, Cumhuriyetin ilanına değin meclis hükû- meti sisteminin bir gereği olarak hukuken devlet başkanlığı kurumu bulun- mamaktaydı.
Mustafa Kemal, meclis başkanlığı yaptığı 24 Nisan 1920-23 Ekim 1923 tarihleri arasında meclis başkanı sıfatıyla ve şüphesiz karizmatik liderliğiyle yönlendirici ve başat bir konumda olmuştur. Çalışmada meclis başkanının bu konumunda belirleyici olan siyasal ve hukuki gelişmeler incelenecektir. Anılan dönem içerisinde meclis başkanının yeri geldiğinde adeta parlamenter sistem- deki bir başbakan konumunda; yeri geldiğinde ise tarafsız bir devlet başkanı sıfatıyla hareket ettiği ve bunların görev ve yetkilerini yerine getirdiğini söy- lemek mümkündür. 1921 Anayasası döneminde meclis başkanı; meclise ve icra vekilleri heyetine başkanlık etmenin yanı sıra devlet başkanına ait yetkiler kullanan ve icra vekilleri üzerinde ‘de facto’ güce sahip bir kişi olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok yönden kendine özgü bir deneyim olan 1921 Anayasası döneminde meclis başkanının konumu da klasik anlamda meclis hükûmeti sistemindeki meclis başkanından farklı bir anlam ve yer kazanmıştır.