Kilikya Felsefe Dergisi, sa.2, ss.197-213, 2020 (Hakemli Dergi)
Kant’ın hukuk teorisinin, onun eserleri arasında, özellikle de üç Kritik’e kıyasla, daha az ilgi gören bir alan olduğunu söylemek yanlış olmaz. Oysa Ahlak Metafiziği’nin ilk bölümü tümüyle bu alana ayrılmıştır. “Hukuk Öğretisi” başlığını taşıyan ve hukuku ahlak yasası zemininde pratik aklın a priori ilkelerinin iki alanından biri (diğeri “Erdem Öğretisi”dir) olarak tesis eden bu bölüm, kendi başına ele alındığında, hukukun Kant felsefesindeki ayrıcalıklı yerini farketmemiz için yeterli olmayabilir. Ancak bu öğretiyi ve aslında ona bir giriş niteliğinde olan “Teori ve Pratik” diye anılan yazıyı siyaset, tarih ve hukuku konu alan diğer kısa yazılarla, özellikle de bu yazılara damgasını vuran refleksif yargılarla ilişkilendirerek okuduğumuzda, hukukun, insanın akıl sahibi ve ahlak yasasına tabi bir varlık olarak kendini, yani özgür varoluşunu gerçekleştirmesi için ne denli vazgeçilmez bir alan açtığını fark ederiz. Bu çalışma böyle bir okumaya dayanarak, Kant’ta hukuk öğretisinin, bu öğretide ortaya konan kamusallık ilkesi ve yurttaşlık anlayışının, ahlak felsefesi ve özgürlük problemi açısından merkezi bir öneme sahip olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır.