SİYASİ İLİMLER TÜRK DERNEĞ İ XVİ. LİSANSÜSTÜ KONFERANSİ, Gaziantep, Türkiye, 07 Aralık 2018, ss.21-23
Farklı politik, kültürel ve sosyo-ekonomik geçmişlerin ürünü olarak ortaya
çıkan bölgesel işbirliği süreçlerini açıklamaya ve anlamaya yarayacak kapsayıcı bir
analize ulaşmak öncelikle bölge araştırmalarında ortaya konan ampirik analiz ve
teorik bakış açılarındaki tercih ve eğilimlerin anlaşılmasıyla mümkün olabilir. Bu
bağlamda siyasal, ekonomik ve kültürel değişimleri tarihsel düzlemde analiz eden
ampirik bölge etütleri karşılaştırmalı bölgeselleşme çalışmaları için önemli bir veri
tabanı sağlamaktadır. Bununla birlikte karşılaştırmalı bölgeselleşme çalışmaları,
bölge etütlerinden bu ampirik bilginin hangi metodolojik ve teorik altyapı
çerçevesinde nasıl kavramsallaştırıldığı sorusuna sağladığı cevap oranında
ayrışmaktadır.
Bu noktada, tek bir örnek üzerinden ortaya konulan teorik ve kavramsal
altyapının ( N=1 sorunsalı ) karşılaştırmalı bölgeselleşme etütleri için kapsayıcı bir
analiz metodu sağladığını söylemek mümkün değildir. Bu yaklaşım aynı zamanda
araştırmacıların karşılaştığı kavramsal, teorik ve metodolojik problemlerinde
temelinde yer almaktadır. Zira Avrupa Birliği deneyimi çerçevesine oturtulan
karşılaştırmalı bölgeselleşme analizleri diğer bölgelerde yaşanılan deneyimlerin
başarı şansı ve yaşam süresini, bölgesel girişimin nihai amaç ve oluşturulma
süreçlerinden bağımsız olarak Avrupa Birliği modeli benzerliği üzerinden açıklama
eğilimini güçlendirmektedir. Bu durum ise farklı bölgesel deneyimlerin ortaya
koyduğu teorik yaklaşım ve bakış açılarının göz ardı edilmesini beraberinde
getirmektedir. Özellikle 2000 sonrası süreçte yeni –yeni bölgeselleşme ( neo-neo
regionalism) sürecinin yaşandığı günümüzde hem eski hem de yeni bölgeselleşme
dalgalarının özelliklerini bünyesinde barındıran birçok farklı bölgesel işbirliği ve
örgütlenme modelini görmekteyiz. Bu girişimlerin “ne” olduğu ve “nasıl”
değerlendirilip tanımlanabileceğini Avrupa modeli özelinde ortaya konan kavramsal
ve teorik altyapı çerçevesinde analiz etmek bu girişimlerin bölgesel entegrasyondan
ziyade ancak bölgeselleşme ( regionalism) ve bölgeselcilik ( regionalisation)
örneklerini teşkil edebileceği çıkarımından öte bir katkı sağlamayacaktır. Ancak
Avrupa Birliği bütünleşme sürecindeki teorik ve kavramsal altyapıyı tamamen
dışlayan bir yöntemin de ortaya konan analizin karşılaştırmalı bölgeselleşme
çalışmalarından daha ziyade bölge etütleri kapsamında değerlendirilmesi gereğini
beraberinde getirebileceği unutulmamalıdır.
Buna göre, bölgesel işbirliği girişimi ile hedeflenin “bölgesel entegrasyon”
olup olmadığı ve başarı şansının analizinden daha ziyade bu girişimin bir bölge
yaratma sürecine olan etkisini analiz etmek bölgeselleşme çalışmalarında karşılaşılan
temel problemlerden ve özellikle N=1 sorunsalından uzaklaşmayı sağlayacak ve bölgesel girişimlere farklı bir düzlemden bakmaya hizmet edecektir. Bu durum daha
kapsayıcı bir analiz yöntemi sunmaktadır zira karşılaştırma yöntemi olarak
‘nomothethic’ bir yaklaşım için daha fazla imkân sunarken ‘idiographic’ analiz
yönteminin önemini ise dışlamamaktadır. Bu noktada bölgesel girişimleri
tanımlamak ve kategorize etmekten daha ziyade oluşma nedenleri ve gelişim
süreçlerini anlaşılmasını ön plana çıkartacaktır. Çalışmada bölgesel işbirliği
girişimlerine bölgenin tanımlanması sorunsalından bakmanın nasıl kapsayıcı bir
yöntem sunma potansiyeli taşıdığı gösterilmektedir.