Galatasaray Üniversitesi Stratejik İletişim Yönetimi Konferansları (GSÜSTRAT) – V , İstanbul, Türkiye, 14 Aralık 2022, ss.58-76
Sürdürülebilirlik liberal ekonomilerde en çok önem atfedilen değerlerden biri halini
almıştır. Sürdürülebilirliğin kendine yer bulduğu birçok işletme net sıfır ve karbon nötr
gibi küresel çapta kabul gören hedefler belirlemektedir. Fosil enerji alanında, karbon
emisyonunun yüksek olması bu işletmelerin sürdürülebilirliğinin güç olduğu değerlendirmesine neden olmaktadır. Bu noktada Ørsted örneği yaygın kanının aksine enerji
sektöründe hedeflenen sürdürülebilirliğin, yeşil geçişle kısa sürede gerçekleştirilebildiğini göstermektedir. İşletmeler kısa vadede düşük riske dayalı kazanç elde etmek
yerine uzun vadeli sürdürülebilir etki yatırımlarına yöneldiklerinde hem sürdürülebilir iş
akışı hem de olası krizlere karşı daha dirençli itibara sahip olmaktadır. Küresel iklim değişikliğinin yarattığı dinamikler, uzun vadede riskin fosil enerji yatırımlarında olduğunu
ve temiz enerjinin uzun vadede daha az risk taşıdığını göstermiştir. Çalışmanın amacı,
karbon salımı yoğun olan endüstrilerde de sürdürülebilirlik temelli stratejiler geliştirildiğinde itibarın olumlu yönde seyredeceğini göstererek, başta fosil enerji sektörü yöneticileri olmak üzere ilgili karar alıcılara Türkçe bir kaynak sunmaktır. Çalışmanın vaka
analizi kısmında, Formbrun ve Harris Interactive araştırma şirketinin geliştirdiği İtibar
Rasyosu modelindeki parametreler temel alınmıştır. Niteliksel bir araştırma yöntemi
olan belge inceleme yöntemiyle Ørsted verileri incelenmiş, şirketin fosil enerjiden yeşil
enerjiye geçişi ve kurumsal itibarı arasında bağlantı kurulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın
sonuç bölümünde Ørsted’in yeşil dönüşümünün, kurumsal itibarına anlamlı bir biçimde olumlu yansıdığı sonucuna ulaşılmıştır.
Sustainability has become one of the most highly valued principles in liberal economies. Many businesses that have embraced sustainability set globally recognized targets, such as achieving net zero and carbon neutrality. In the fossil energy sector, high carbon emissions make achieving sustainability more challenging. However, the example of Ørsted demonstrates that, contrary to common belief, targeted sustainability within the energy sector can be achieved in a relatively short time through green transition. When businesses prioritize long-term sustainable impact investments over short-term gains from low-risk returns, they achieve not only sustainable business flows but also a more resilient reputation against potential crises. The dynamics driven by global climate change indicate that, in the long run, fossil energy investments carry greater risk, while clean energy is associated with lower risk over time. The aim of this study is to provide a Turkish-language resource for decision-makers, particularly managers in the fossil energy sector, by showing that sustainability-focused strategies can lead to positive reputational outcomes, even in industries with high carbon emissions. The case analysis section of the study is based on the parameters of the Reputation Quotient model developed by Formbrun and Harris Interactive. Using document analysis, a qualitative research method, data on Ørsted was examined to establish a link between the company’s transition from fossil fuels to green energy and its corporate reputation. The study concludes that Ørsted’s green transformation has had a significant positive impact on its corporate reputation.